Bu araştırmada ABD’de Sosyal Bilgiler öğretmen yetiştirme programlarının Penn State Üniversitesi örneği üzerinden açıklanması amaçlanmıştır. Araştırmada ABD’nin eğitim sisteminin ilköğretim ve ortaöğretim kademelerinin genel özellikleri hakkında bilgiler verilerek Amerikan eğitim sistemini oluşturan tarihsel ve sosyal koşullar açıklanmıştır. Bunun ardından ABD’de öğretmen yetiştirme sisteminin işleyişi açıklanarak ABD’de öğretmen yetiştirmede öğretmen eğitimi akreditasyon ulusal konseyinin (NCATE) misyonu ve işleyişi hakkında bilgiler verilmiştir. Ülkedeki Sosyal Bilgiler Öğretmen Yetiştirme Programlarının özellikleri ve öğrenme alanları hakkında açıklamalar yapıldıktan sonra Penn State Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Eğitimi programı, ders içerikleri, krediler ve öğretmen adaylarının sahaya dönük mesleki deneyim eğitimleri ortaya konulmuştur. Sonuç olarak ABD sosyal bilgiler öğretmen yetiştirme programları ve süreci konusunda elde edilen bulgulardan yola çıkılarak ülkedeki sosyal bilgiler öğretmen yetiştirme programları hakkında bir değerlendirme yapılmıştır ve öneriler sunulmuştur.

With the renewal of the program in 2012, the effective use of creative problem solving, which is one of the new methods, has been introduced instead of memorizing in English education. The views of English teachers on creative problem solving and its ınfluence are worth investigating. The aim of the study is to investigate the opinions of English teachers about creative problem solving and its impact. In the study, the case study design from the qualitative research design was used. In this study, criterion sampling method, one of the sampling methods, was used. The criterion in the research; is an English teacher working in public schools. The study group of the research consists of 10 English teachers working in public schools at primary and secondary education level in Aydın province Nazilli district. A semi-structured "Interview Form" developed by Önol (2013) was used as a data collection tool. Data analysis was done with descriptive analysis. According to the English teachers in the study group, creative problem-solving activities improve students' scientific process skills and achievements. It makes the lessons more effective and fun. Creative problem-solving activities should be given more space as they positively affect students' attitudes towards the English lesson. According to the results of the research, the English teachers in the study group encountered creative problem solving while they were studying at the university. She finds creative problem solving useful as it makes her English lesson fun and thought-provoking. He agrees that creative problem-solving activities should be included more frequently as they enable students to produce original solutions to problems in the English lesson and make the lesson fun. Based on the research findings, it can be suggested that English lessons should be based on creative problemsolving activities and more creative problem-solving techniques should be included.

Araştırmada, özel yetenekli olarak tanılanmış ve tanılanmamış ortaokul öğrencilerinin empatik beceri düzeylerinin; cinsiyet, evde evcil hayvan olması, bilgisayar oyunu oynanan haftalık süre ve ev dışında oyun oynama süreleri değişkenlerine göre incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemi, 2020-2021 eğitim öğretim yılında Ankara/Etimesgut ilçesinde rastgele (random) olarak seçilmiş ortaokul öğrencilerinden oluşmaktadır. Araştırmaya, özel yetenekli tanısı alan 63, özel yetenekli tanısı almayan 132, toplam 195 öğrenci katılmıştır. Veri toplama aracı olarak Bilgi Formu ve Çocuklar İçin Empati Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda özel yetenekli olarak tanılanmış ve tanılanmamış öğrencilerin empatik beceri düzeyleri arasında anlamlı bir fark görülmemiştir. Özel yetenekli olarak tanılanmış kız öğrencilerin empati ortalaması, özel yetenekli olarak tanılanmış erkek öğrencilerin empati ortalamasından daha yüksektir. Özel yetenekli olarak tanılanmamış kız öğrencilerin empati ortalaması, özel yetenekli olarak tanılanmamış erkek öğrencilerin empati ortalamasından daha yüksektir. Özel yetenekli olarak tanılanmış öğrencilerde, “dışarıda sık sık oynarım” ve “bazen oynarım” grupları arasında anlamlı fark görülmüştür. Empati ve diğer değişkenler arasında anlamlı bir fark görülmemiştir.

Matematik uygulamaları dersi ilköğretim programında 5., 6., 7. ve 8. sınıflar düzeyinde haftada 2 saat seçmeli ders olarak yer almaktadır. Matematik dersi ile program olarak farklılık göstermektedir. Matematik uygulamaları dersinde öğrencilerin problem çözme becerilerinin geliştirilmesi ve bunu öğrencilerin yaşamlarına aktarabilmeleri beklenmektedir. Bu araştırmada matematik uygulamaları dersinin işlenişine yönelik özellikle ders kitabı ile ilgili öğretmen ve okul yöneticilerinin görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması olarak tasarlanan bu çalışmada öğretmen görüşlerine yer verilmiştir. Bu bağlamda araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 Eğitim-öğretim yılında Malatya, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa illerinde kamuya ait ortaokul kurumlarında görevli 48 matematik öğretmeni (42 öğretmen, 2 müdür, 4 müdür yardımcısı) oluşturmaktadır. Çalışma grubundaki öğretmen sayısının belirlenmesinde veri doygunluğu esas alınmıştır. Katılımcıların belirlenirken amaçlı örnekleme tekniklerinden kolay ulaşılabilir durum örneklemesi kullanılmıştır. Araştırma bulguları, öğretmenlerin matematik uygulamaları dersini, matematik dersi müfredatını yetiştirmek ve matematik dersinde işlenen konuların pekiştirilmesini sağlamak amacıyla işlediklerini göstermektedir. Ayrıca matematik uygulamaları dersinin daha etkili işlenmesine yönelik yapılacak olan etkinlikleri tasarlamada yetersiz kaldıkları ve hazır olan etkinliklere de yeterli düzeyde yetişemedikleri belirlenmiştir.

Bu çalışmanın amacı, öğretmenlerin Covid-19 pandemisi dönemi sonrasında çevrimiçi ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşlerinin incelenmesidir. Çalışma açıklayıcı-doğrulayıcı karma yöntem kullanılarak tasarlanmıştır. Çalışmanın nicel boyutunda yer alan veriler “Çevrimiçi Değerlendirmeye Karşı Tutum Ölçeği”(ÇDKTÖ) , nitel veriler ise yarı-yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak toplanmıştır. Nicel boyutun örneklem grubu Eskişehir’de görev yapan 80 öğretmenden, nitel boyutun çalışma grubu ise çeşitli branşlarda görev yapan 20 öğretmenden oluşmaktadır. Veriler 2021 yılı ekim ayında toplanmıştır. Ölçek verilerinin analizinde tanımlayıcı istatistikler, bağımsız örneklem t-testi, ANOVA testi SPSS 20 programı ile uygulanırken; nitel veriler içerik analizi ile yorumlanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre ÇDKTÖ alt boyutlarında cinsiyet, eğitim düzeyi ve mesleki kıdem yılına göre anlamlı bir farklılık görülmezken, çalışılan öğretim seviyesine göre anlamlı bir farklılık görülmüştür. Öğretmenlerin çevrimiçi ölçme ve değerlendirmeye karşı olumlu tutumları ve uygulama sıklıkları eğitim düzeyi ile doğru; mesleki kıdem yılları ve çalıştıkları öğretim düzeyi ile ters orantılıdır. Görüşme sonucunda öğretmenlerin uzaktan ve çevrimiçi ölçme araçlarına ilişkin kendilerini yeterli görmemekte olduğu, bu tarz ölçme ve değerlendirmenin uygulanabilirliğinin çeşitli şartlara bağlı olduğu fikrine sahip oldukları görülmüştür. Pandemi döneminde daha çok sınıf içi değerlendirme ve klasik ölçme ve değerlendirme yöntemlerini kullandıkları da katılımcılar tarafından söylenmiştir. Öğretmenler verilecek hizmet içi eğitim kurslarına katılma yönünde isteklilik göstermektedir. Öğretmenlerin uzaktan eğitim yöntemleri ve Web 2 araçlarına ilişkin bilgileri ile online ölçme ve değerlendirme yöntemlerine ilişkin yeterlilikleri paralellik göstermektedir. Araştırma sonuçlarına göre, öğretmenlerin çevrimiçi değerlendirme yöntemlerine ilişkin yeterliliklerinin arttırılması ve uygulamalı eğitimlerle öğretmenlerin bu konuda desteklenmesi önerilmektedir.