Bu çalışmada, “etik” kavramının tanımına bakmak, eğitim öğretimde etik ve meslek etiğinin tanımını, boyutlarını ve ilkelerini incelemek, “okul yöneticiliği ve öğretmenlik meslek etiği” konularını teorik olarak irdelemek ve okullardaki “meslek etiği ilkelerinin” bir resmini sunmak amaçlanmıştır. Bu amaçla tarihsel süreç içerisinde sürekli sorgulanan etik konusundaki yaklaşımlara bakılmış, meslek etiği ile ilgili güncel araştırmalar incelenmiş ve güncel bilgiler yeniden ele alınarak alana katkıda bulunmaya çalışılmıştır. “Etik”, “meslek etiği”, “etik kültür”, “eğitim – öğretimde etik”, “okul yöneticileri ve öğretmenlerde mesleki etik” konularında yazılmış olan makaleler, kitaplar ve tezler incelenmiş ve bu kavramlar hakkında veri toplanmaya çalışılmıştır. Etik kavramı her ne kadar soyut olarak algılansa da günlük işlerin içerisinde oldukça sık olarak görülebilmektedir. Çünkü etik kavramının en temel unsuru insandır. Bireylerin sürekli olarak etkileşim içinde olduğu okullarda da etik dışı davranışların kesin çözümü, bireysel düzeyde etik kültürünün bu kurumlara aktarılmasıdır. Bu durum oldukça uzun bir süreç gerektirebilir

Öğretim tasarımının ilk adımı ihtiyaçların belirlenmesidir. Öğretim tasarımı çalışmalarının büyük bir bölümü analiz aşaması ile ilgilidir. Öğretim tasarımı gerçekleştirilirken ilk olarak öğretim ihtiyaçları belirlenmelidir. İhtiyaçların belirlenmesi, analiz edilmesi ve değerlendirilmesi ise rastgele değil planlı bir süreçtir. İhtiyaç analizi ve değerlendirmesinin ele alındığı bu çalışmada alanyazında öne çıkan başlıklar ile bir derleme yapılmıştır. İhtiyaç kavramı tanımlanmış, ihtiyaç analizi ve değerlendirmesi açıklanmış, ihtiyaç analizinde kullanılan yaklaşımlar, ihtiyaç türleri, ihtiyaç değerlendirmenin işlevleri, ihtiyaç değerlendirmenin aşamaları, ihtiyaç analiz teknikleri ve bilgi toplamada kullanılabilecek bazı araçlar genel olarak açıklanmıştır.

Günümüzde bilgi ve teknoloji inanılmaz bir hızla gelişmektedir. Toplum bireylerinin bu gelişmeleri anlayabilmeleri, yeni gelişmelere paralel olarak farklı becerileri kazanmalarının yanı sıra fen okuryazarı olmaları önem arz etmektedir. Günlük yaşam sırasında yaşanan olaylarda bilimsel açıklama getirebilmek aynı zamanda fen okuryazarı olabilmek için öncelikle meraklı olmak önem arz etmektedir. Bu araştırma TÜBİTAK 4004 Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları kapsamında yürütülen “Rehberimiz Bilim Olsun II” projesinin sonuçlarını içermektedir. Bu projenin amacı; öğrencilerin alternatif yöntemlerle öğrenme faaliyetleri gerçekleştirirken sürdürülebilir bir çevre ve temiz bir dünya için yaşama farkındalığı geliştirmeleri ve öğrendiklerini günlük yaşamlarında etkin olarak kullanabilmelerini sağlamaktır. Projenin katılımcıları Samsun ilçelerinde yatılı bölge okullarından gönüllü olarak projeye seçilmiş 6.sınıftaki 24 öğrencidir. Bilgiye ulaşmada dezavantajlı durumda olan birçoğu ilçe merkezine inmemiş olan öğrencilere bilimi sevdirerek olumlu bir eğilim sağlamak ve eğitimin her ortamda olabileceğini göstermek hedef kitlenin bu şekilde belirlenmesini gerektirmiştir. Çalışma karma yöntem araştırmasına (iç içe geçmiş desen) göre tasarlanmıştır. Projenin araştırmacılar tarafından oluşturulan merak testi projenin başlangıcında uygulanmış, yedi günlük periyodun sonunda son test olarak tekrar uygulanarak katılımcı öğrencilerde merak duygusunda artış olup olmadığı gözlenmiştir. Uygulamalar sonucunda ön testte öğrencilerin aritmetik ortalaması 1,84 iken son testte bu oranın 2,56’ya çıktığı görülmüştür. Projedeki etkileşimli uygulamalar ve bilginin görselleştirilmesinin öğrenciler üzerinde olumlu etki bıraktığı, merak isteklerini arttırdığı gözlenmiştir. Bu kapsamda daha fazla projenin yapılması ve uygulanmasının fen okuryazarlığına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Bu araştırma, eğitim kademelerinden biri olan yükseköğretimin finansmanında benimsenen yaklaşımları incelemeyi amaçlamaktadır ve bu bakış açısı çerçevesinde dizayn edilmiş bir derleme makalesidir. Son yıllarda yükseköğretimde maliyetin gözle görülür biçimde artması sebebiyle bu kademede finansman üzerine yaklaşımlar tartışılmaktadır ve bu durum için çözüm önerileri üretilmektedir. Küreselleşen dünyada hem piyasaya hem de bu hizmetten faydalananlara cevap veren yükseköğretim kurumları, bu hususta dünya düzenine ayak uydurmakta ve küresel vatandaşlar yetiştiren ve piyasaya uygun eğitim programlarını hizmete sunmaktadır. Bununla birlikte yükseköğretim hizmetinin bedelini ise pek çok farklı yöntemlerle karşılamaktadır. Yükseköğretimin yarı kamusal mal başka bir deyişle karma mal olması sebebiyle bu hizmet genel çerçevede devlet tarafından karşılansa da finansmandaki sorunlar göz önünde bulundurularak farklı finansman modelleri de uygulanmaktadır. Bazı ülkelerde hükümet, üniversite-piyasa iş birliğini ve üniversite-sanayi iş birliğini desteklemekte ve girişimciliği teşvik etmektedir. Bazı ülkeler ise; yükseköğretimi ücretsiz sunmaktadır